30 Haziran 2019 Pazar

arada gelir sıkıntılar vol.15

bir ruhum olduğunu biliyorum,
onun ihtiyaçları olduğunu da.

ruhları olduklarını farkedemiyorlardı,
ve o ruhların ihtiyaçlarını.

ruhuyla ayrı düşmüşlerin hikayesi,
şöyle ki;
sisli ve serin bir havanın doldurduğu,
grinin hakim olduğu dünya kadar geniş bir odada mahsur kalmış kişiler onlar.
o kişiler ki ruhlarıyla bir bütün olamayanlar,
ruhuyla arasında iki metre mesafe olanlar.
o mesafe bir türlü daralmıyor.
bedenin çektiği ızdırap kaşlarda bir çatılma olarak kendinde yer buluyor.
o kaşlar ele vermekte ruhun ızdırabını, karakter olup yer edinmiş yüzlerde.

sisli ve serin odada salınan ruhuyla ayrı düşmüş kişiler, hissizleşmişler.
umut onlar için çok uzak bir kasaba.
renk yok onların mekanında ve yersiz yurtsuzlar.

ağızlarında paslı bir tad,
demsiz onların hayatı.

yalnız olmaktan şikayet edemiyorlar,
çünkü diğer bir kişinin varlığı çok lüks onlar için.
onlar kendi bedenlerinin yalnızlığını çekmekteler,
diğer bedenlerin eksikliğini henüz duyumsayamamaktalar.
yani anlayacağınız öylesine (fena) bir yalnızlık onlarınki.

ayrı düşen ruhlar ise çaresiz ama öfkeli,
bedenlerine kızmakta.
çünkü bilmekte ne yapılması gerekiyorsa onu bedeni yapmalı.
bu onun sorumluluğunda,
daha da acı olan yapabilme kudreti ona ait.

eyy beden silkelen, canlan, kendine gel!
iki metre mesafe dediğin ne ki!

(ruhuyla ayrı düşenlere, merak etmeyin bu durum dönemsel,eğer çok çok uzun soluklu olsa, bir ağacın köklerinin su içinde kalması gibi çürüyüp giderdik bu dünyadan, yok olurduk. oysa biz bazen sulak yer ormanı bazen çölde kadim bir ağacız. bu ıslaklık bir gün bize can olacak, sevgiler...)






Peter Zumthor Mimarlığı Hakkında

Zumthor, “Atmosferler” kitabında nitelikli mimarlığın kendi için ne anlama geldiğini; nitelikli mimarlık ürünü onu deneyimleyen kişi ...