13 Nisan 2017 Perşembe

arada gelir sıkıntılar vol.9

hayat denilen şey bisiklet yolu gibi,
hep tatlı bir eğimde ve monoton..
çok sıkıcı değil mi?
-neyse sonra dedim töbe
kaza hastalık bişey olur
monoton iyi
monoton güzel
..
deep note:
hakedene hak ettiğini diyemediğim zamanlar var,
evet işte onlara buradan sesleniyorum,
şerefsizsiniz..
ve tuhafı şerefsiz olduğunu biliyorsunuz,
fakat şeref kumkuması olarak dolaşıyorsunuz..

şe.. şe.. şe-ref-siz...

8 Nisan 2017 Cumartesi

"Ben Güçle birim, güç benimle birlikte"

gece uyku tutmadı rogue one: a starwars story izledim,
fantastik bir şeyler olsun kafamda dönüp dolaşan düşünceler sussun istedim.
anladım ki insan dediğin insan olmanın yükünden ne fantazya-da ne drama-da kurtulabiliyor.
kafayı bozmuşuz yani var olmaklıkla,insan olmakla..
zaten antik dünyadan bugüne hep güç,insan,varlık bıdı bıdı konuşup gelmez mi?
her insan kendi antikidesini ve modern çağını yaşamıyor mu yaşamı boyunca,
yani tüm bu historya yalan mı oluyor?
çok net anlatamadım sanırım ama geçmiş yaşanmışların üzerine koya koya evrimleşiyoruz ya (düşünce dünyası) ,bana sanki hiç adem evrimleşmiyor da insan denen varlık ortalama bir asırlık hep aynı döngüde sıkışık kalmış,kısır bir gelişim içerisinde.
şu an çok sıkıldım daha fazlasını yazasım gelmiyor,anlayın işte genetik bir aktarımda gelse düşünce sistemi her canlı aynı düşünme süreçlerinden geçmedem mükemmel bir evrim sürecini tamamlayabirdik fakat dnalar nedense fikri gelişmeyi taşıyamıyor,anne-baba eğitmen ve diğer rol model insanlar sayesinde bir aktarım sağlanıyor ve aktarılan bilgi ve derinlik ortada..
hep bir sığlık hep bir ilkellik..
yani sizin aklınız alıyor mu neden savaş diye bir kavram var bu zamanda,tam da şu anda..
nasıl olabilir ya,bu kadar kadim bilgi öğüt,yaşanmışlık deneyim,adem misin nesin hiç mi akıllanmazsın,hiç mi öğrenmezsin!
ve kısacası gece uyuyama sebebim bir mola vermem gerektiğini hissetmek ve bunun üzerine kurgular yapmaktı,
bu aptal saptal zihnim 3 günlük molanın her anını her karesini,tekrar tekrar kurguladığından,şalteri indiremedi ve uyutamadı bedenimi. düşünsenize rizenin mayıs ayında nasıl bir yeşile bürüneceği,köyün her patikasının eğreti otlarından yere düşmüş kahverengi nemli yapraklarına kadar,her detayı, emine teyzeyi,ayşe halayı..ne giydiklerini,herbirinin ayrı ayrı ses tonlarını,selamlaşma monologlarını herşeyi,aracın bizim yokuştan çıkarken birinci vitese alınması gerektiğini vb. saçma sapan detaylar gözlerimi şiş ,ruhumu kıyma etti. ve bu kıyma sabahına köfte yapıldı,çızbız kızartıldı.

insana umut lazımteması var filmin diyeceğim o, ve bir umut veriyor insanlığa..

şimdi bana bir umut lazım ve kendime bir umut edinmeye gidiyorum,esen kalın genjler:)


3 Nisan 2017 Pazartesi

mısır adası

Gürcistan filmleri izlemeye devam derken,

















çirozu çok merak ettim,tadına bakmam lazım,nerede bulabilirim ki?

Peter Zumthor Mimarlığı Hakkında

Zumthor, “Atmosferler” kitabında nitelikli mimarlığın kendi için ne anlama geldiğini; nitelikli mimarlık ürünü onu deneyimleyen kişi ...