5 Kasım 2017 Pazar

Sarı Sıcak Mardin

Evet!
Planladığım gezi güzergahının ilk adımını tamamladım, Mardin!
Şimdi neler deneyimledik paylaşalım. Yazının başlığında görüleceği gibi benim için sarı sıcak bir üç gün oldu,bir o kadar da keyifli.Başka bir mekanda oraya ait olmayan geçici olma fikri,hissi zaten keyif için yeterli,turistlik tam da böyle bir şey olsa gerek. Ya da şu yüzüklerin efendisindeki,Yolgezer gibi,hissetmek. (Lisede ona aşıktım,ne gizemliydin yahu,elf prensesi dahi kaptırmış kendini ben nasıl kayıtsız kalayım..)

O zaman şöyle bir görselle başlayalım,Mardin dümdüz ovanın sonu bir tepe!




























Ben Potamyalıyım ve adaşı olan yeri,oralıları hep görmek isterdim.
Sonuçta medeniyet dediğin şeyin beşiği,öyle anlatılırdı okullarda, şu gariban benim memleket bir Allah'ın unutmadığı ama gerisinin iplemediği  potamyacık da; bu mezopotamya denilen yer ne menen bişey de ağzı olan hakkında konuşup durur. Merak böyle birşey.

Gittim,gördüm,nefes aldım...sonuç kurudum,havası kuru,tam anlamıyla kurudum..







Yukarıda yer alan fotoğraf Eski Mardin'in alt mahallesinden çekildi,karşıda mezopotamyanın başladığı noktalarda küçük köyler var,ismini şuan hatırlayamadığım,Bu mahallede daha çok araplar vardı,kapılarda arapça isimlendirmeler ve mekke figürleri.












Bu fotoğrafı paylaşmazsam olmazdı :)
Mezopotamya ovası Mardin'in denizi imiş,hele bahar da yem yeşil bir deniz oluyormuş. En çarpıcı yönü şehrin bu bence,aklımda mezopotamya denizi olarak kalıcak,uçuş saatimizi beklerken aynur'la bu denize karşı çay içmek,ohh yaşamaya değer bu dünya dedirtti ki depresifim ben :))



























Tüm şehirlerde ziraat bankası binaları herdaim güzeldir,Mardin'de de öyle,bu cephe yorumuna bayıldım,modern ama yere özgü *



























Her dama çıkası geliyor insanın,o nedenle gözümüzün kestiği her dama tırmandık,o gölge bendenizin selam ederim :) Bu Mardin ana caddenin üst mahallesinden bir fotoğraf,tepede kale de görünüyor,oraya gidiliyor mu bilmem,ben çıkmadım,o kadar tırmanmaya enerjimiz kalmamıştı.






























Bu mekanla ilgili de bir kaç bişey söylemek isterim,bahçesinde ki tavuklarla başlayabilirim :) Mor Efrem Manastırı,mor demek Süryanice din adamı demek imiş,öyle dedi tatlı Süryani çocuk :) Avluları birbirine akan tatlı mı tatlı metruk bir mekan. Bana biraz Trabzonda meyrem ana manastırı var kentin içinde,boztepeye çıkarken onu anımsattı,onun sarı olanı :)

Artuklu üniveristesinin uygulama oteli,bolca böyle merdiven var,nedir ismi nedir bilmiyorum,avluları bağlayan,tekten iki kola çıkan ? adını bilen söylesin..










Peter Zumthor Mimarlığı Hakkında

Zumthor, “Atmosferler” kitabında nitelikli mimarlığın kendi için ne anlama geldiğini; nitelikli mimarlık ürünü onu deneyimleyen kişi ...