20 Nisan 2012 Cuma

Renzo Piano 'Londra'

şehrin gözleri

etrafı saran umutsuzluk  bulutunu ardına bırakıp
başka kentlere gitmek güzeldir
hep derim yolculuklar beni hissizleştiriyor
hüznü hissetmenin reddi bir nevi...belki.

çıkılan yolculuktan bahsedelim o vakit
"londra" demek "metro" demek, valla.
ve benim için havaalanı
yanında güzel insanların olması şahane 
yani yoksa anlamsız zati
ben bile benden sıkılmışken bu günlerde

müzeler güzel be, binalar da güzel, soğuk belki
ama londra demek gri gökyüzü demek
kımızı telefon kulübelerinin güzelliği gride saklı

o zaman bu şarkı bana gelsin eda'dan...

2 Nisan 2012 Pazartesi

insan bunları neden görür?

turgut; apartmanların arka cephelerine baktıkça, yapıların neden iki ayrı cephesi olduğunu;neden, duvara dayanan kanepelerin arkasına kötü kumaş kaplamak gibi bu "modern" apartmanların da arka cephelerinin yüzsüz bir insan gibi anlamsız olduklarını ve üstlerine her zaman neden sarı badana vurulduğunu düşünürdü. "bitişik düzen " denen anlaşılmaz sistem , öteki iki cepheyi sadece "yan cephe" adı verilen ve görünmeyen bir varlıktan, bir deyimden ibaret bırakmıştı. Fakat, bütün bu soyut kavramlar arasında, anahtar denen somut nesneyle kolayca açılan -tabii apartmanın dış kapısı için aynı kolaylıktan bahsedilemezdi- bir kapının gerisinde, içinde yaşanan ve elle tutulabilen belirli hacimlerin varlığı inkar edilemezdi. dairenin içine girince de bazı küçük aksaklıklar... duşun tepenizden akmaması, sıcak suyun tam yıkanırken soğuması, mutfakta evyenin sık sık tıkanması, hamamböcekerinin alışkın hareketlerle bütün odalarda dolaşması gibi küçük ayrıntılar.
insan bunları neden görür?daha doğrusu neden bunlara takılır aklı?
basit: demek yürümeyen birşeyler var.
oğuz atay / tutunamayanlar syf;43-44 iletişim yayınları

Peter Zumthor Mimarlığı Hakkında

Zumthor, “Atmosferler” kitabında nitelikli mimarlığın kendi için ne anlama geldiğini; nitelikli mimarlık ürünü onu deneyimleyen kişi ...