Bir Mimarlığa Doğru- Le Corbusier
Mimarlığın her şeyden önce soylu bir sanat olduğuna, bağrında plastik yaratıyı, entelektüel düşünceyi ve yüksek matematiği barındırdığına ve işlevsel gereksinimlerin ve biçemlerin çok ötesinde, ruhun saf yaratısı olduğuna inanıyordu. Onun, 'Mimarlık ışık altında bir araya getirilen kütlelerin ustalıklı, doğru ve görkemli bir oyunudur. Tanımı yontusal bir mekan nasıl yaratılır diye düşünen bir yontucunun yaklaşımıyla aynıdır. s.10
Le Corbusier'nün mimari yapılarında öne çıkan 3
metafor;
Parthenon, buharlı gemi ve yalnızlık. s.12
Serpil Merzinin ön sözünden..
Sıradan insan için, "herkes için" konut
araştırması yapmak demek, insana özgü temel ilkeleri, insan ölçeğini,
gereksinimini karşılayan tipi, işleve yönelik tipi, duyarlı tipi yeniden bulmak
demektir...insanlığın şatafatı terk ettiği onurlu çağ kendini göstermekte.s.16
1921 yılında
L'Esprit Nouveau'nun yaratılması sırasında, bu kitabi oluşturan makaleler
yayımlandığında, hemen her yerde hala görenekçi anlayışla beslenen mimarlık,
modern olaylara, yeni ekniklerin ürkütücü sonuçlarına karşı küskün duruyordu;
"SÜSLEMEYE" devam ediyordu! S.20
Dev salonun strüktürü ve ses dağılımı planının zorunlu
kıldığı biçimler, son derece ekonomik ve gözü pek bir çözümle kusursuz bir uyum
içerisinde birleşir. (işlevi gerektirdiği biçimden bahseder burada Corbu, Milletler
Cemiyeti Sarayı yarışma projesini anlatırken)s.28
KÜTLE:
Mimar biçimleri düzenleyerek ruhunun saf yaratısı olan
bir düzeni gerçekleştirir; bizde plastik duyarlılıklar yaratarak biçimler aracılığıyla
duygularımızı yoğun bir şekilde etkiler; oluşturduğu ilişkilerle içimizde derin
yankılar uyandırır, bize dünyanınkiyle uyum içinde olduğunu sezdiğimiz bir
düzenin ölçüsünü verir, yüreğimizin ve ruhumuzun çeşitli devinimlerini
belirler; işte, güzelliği böyle duyumsarız. s.33 ve 43
Mimar beyefendilere üç anımsatma: kütle: gözlerimiz
biçimleri ışıkta görmek için yaratıldılar. Asal geometrik biçimler güzel
biçimlerdir çünkü kolayca anlaşılırlar. s.33
Matematiksel hesapla çalışan mühendisler, gözlerimizi
geometriyle, aklımızı matematikle hoşnut kılan geometrik biçimler kullanırlar;
onların yaptıkları yüce sanat yolundadır.
Yüzey: kütle, onu yönlendiren ve yaratan hatlara göre
bölünmüş bir yüzeyle kaplıdır; yüzey kütleye kişiliğini verir. Buyurucu bir
programın katı zorunluklarına bağımlı olarak çalışan mühendisler, biçimleri yaratan
ve ortaya çıkaran hatları kullanırlar; duru ve etkileyici plastik gerçekler
yaratırlar.
Plan: planın olmadığı yerde düzensizlik, keyfilik
vardır.s.34
Düzenleyici çizgiler reçete değil araçtır. Seçimi ve
anlatım biçimleri mimari yaratının bir parçasını oluşturur. s.35
Yolcu gemileri: mimarlık gelenek ve görenekler içinde boğulmaktadır.
"Biçemler" koskoca birer yalandır. Biçem, belli çağın tüm yapıtlarına
canlılık getiren ve belirgin bir anlayışın sonucu olan ilkeler tünüdür. Çağımız
her gün kendi biçemini saptamaktadir.s.35
Makine, özünde, seçimi yaptıran ekonomik etkeni barındırır.
Konut, içinde yaşamak için bir makinedir.s.36
Parthenon, bir standarda göre uygulanmış seçimin ürünüdür. Standartlar mantık, çözümlemeye ve titiz bir incelemeye dayanan sonuçlardır, ortaya iyi bir şekilde konmuş sorunu temel alırlar. Deneyim, standardı kesin olarak saptar.s.36
Parthenon, bir standarda göre uygulanmış seçimin ürünüdür. Standartlar mantık, çözümlemeye ve titiz bir incelemeye dayanan sonuçlardır, ortaya iyi bir şekilde konmuş sorunu temel alırlar. Deneyim, standardı kesin olarak saptar.s.36
Romanın verdiği ders: mimarlık plastik bir olgudur.
Düzen anlayış, amaç birliği, ilişkilerin anlamı: Mimarlık nicelikleri yönetir.
Plan içten dışa doğru gelişirdik, için sonucudur. (biçimlerin oluşmasında
işlevler önemlidir, o nedenle değişmektedir. Dünya hızlı değişendir.) Mimari
öğeler ışık ve gölge, duvar ve mekandır.s.37
Seri üretimin temelinde çözümleme ve deneyim
yatar.s.38
Tarihi anıları yeniden inşa etmek için artık paramız kalmadı.
Temizlenmeye gereksinmemiz var. Mühendisler söz konusu durumu anlıyor ve
yakında inşa etme işini yalnızca onlar üstlenecek.cs.46
Larousse'un tanımına göre sanat, bir tasarının
gerçekleştirilmesi sırasında var olan bilgilerin uygulanmasıdır. Oysaki bugün
en iyi yöntemle inşa etmeyi, ısıtmayı, havalandırmayı ve aydınlatmayı bilenler,
bilen kişiler mühendislerdir. S.47
Mimarlıkta kendi alanında başlangıç noktasından
başlamalı, duyularımızı etkilemeye, görsel isteklerimizi tümüyle karşılamaya
elverişli öğeler kullanmalı ve bunları öyle bir biçimde düzenlemelidir ki
görünüşleri bizi inceliğiyle veya kabalığıyla, kargaşası veya dinginliğiyle, duyarsızlığı
veya özgünlüğüyle açıkça etkilesin; bu öğeler gözlerimizin açıkça gördüğü, aklımızın
açıkça ölçebildiği e biçimler, plastik öğelerdir. Asal geometrik veya karma,
kolay işlenebilir veya işlenmemiş olan bu biçimler duygularımızı etkiler ve
sarsar. Etkilenince ilkel bazı duyguların ötesindekini anlamaya elverişli hale
geliriz; işte o zaman bilincimizi etkileyen belirli ilişkiler oluşur ve biz, insanın
yeteneklerinin, anılarının, deneyimlerinin, düşünme biçiminin ve yaratısının
tümüyle kullanıldığı bu ilişkilerden tat alınız. s .47-48
Mimarlar için 3 anımsatmada bulunduk:
Kütle, duyularımızı tümüyle etkileyen, algılayıp
ölçebilmemizi sağlayan öğe.
Yüzey, kütlelerin üzerimizde yarattığı coşkuyu yok
edebilen veya artıran kılıf.
Plan, her şeyi kesin olarak belirleyen, kütlenin ve
yüzeyin yaratıcısı. s.48
Mimarlığın bugünkü felaketinin büyük bir bölümünün ısmarlayan,
seçen, düzelten ve ödeyen müşteri yüzünden olduğunu çok iyi biliyoruz. İşte bu
müşteriye "görmeyen gözler" adını taktik. S.49
Mimarlık, yapım sorunlarının dışında, onların ötesinde
sanatsal bir gerçek, duygusal bir olgudur. Yapım (konstrüksiyon) ayakta
durdurmak için, mimarlık ise coşku vermek içindir. Mimari coşku, yapıtın
yasalarına boyun eğdiği, yakından tanıdığı, hayran olduğu evrenden algılayabileceği
sesleri kişiye taşıması sonunda elde edilen duygudur. Eğer belirli ve uyumlu
ilişkiler sağlanabilseydi kendimizi yapıta az çok kaptırmış oluruz. Mimarlık
"uyumlu ilişkiler bütünüdür", "ruhun saf
yaratısıdır."s.49-50
Mimarlığın biçemlerle hiçbir ilgisi yoktur...
mimarlık, yüceliğe elverişli olan nesnelliğiyle en ilkel sezgileri etkiler;
soyutluğuyla da en seçkin yetileri kendine çeker.s.57
Mimari soyutlamanın özel ve eşsiz niteliği, kaba
gerçeği kök salarak ona ruh vermesidir. Kaba gerçek ancak üzerine bir düzen yansıttığımızda
düşüncelere yol açar. Mimarlık kendini kütle ve yüzey aracılığıyla gösterir.
Kütle ve yüzey planla belirlenir. Yaratıcı olan plandır.s.58
Kütle: Mimarlık, ışık altında bir araya getirilen
kütlelerin ustalıklı, doğru ve görkemli oyunudur. Gözlerimiz biçimleri ışıkta görmek için
yaratıldılar; gölgeler ve ışık, biçimleri ortaya çıkarırlar; küpler, koniler,
silindirler ve piramitler ışığın gereğince ortaya çıkardığı çok önemli asal
geometrik bicimlerdir. Bizim içimizdeki imgeleri açık elle tutulur ve
belirgindir. İşte bu nedenle bunlar güzel biçimler, en güzel biçimler'dir.
Çocuktan vahşi insana, metafizikçiye kadar herkes bu konuda aynı düşüncededir.
Bu, plastik sanatlar için de geçerlidir. S.58
Mimari bir görüş izleyip yalnızca matematiksel hesap sonuçların
(evreni yöneten temel ilkelerden türetilmiş) ve canlı bir organizma kavramının kılavuzluğunda
ilerleyen bugünün mühendisleri, asal geometrik öğeleri kullanarak, onları
belirli kurallar doğrultusunda düzenleyerek, bizde mimari duygular uyanıdırlar,
böylece insanlığın yapıtını evrensel düzenin yankısı haline getirirler.
İşte yeni çağın akıl ürünü ilk yapıtları, Amerikan
siloları ve fabrikaları, Amerikalı mühendisler can çekişen mimarlığı
matematiksel hesaplarıyla yok ediyorlar. S.61-62
… yüzeyin zorunlu bölünmesinde biçimi ortaya çıkaran
ve yaratan hatları bulmak zorunluluğu demektir.s.67
… çoğunlukla kapılar ve pencerelerle delinmiş bir
duvardır; bu delikler de genellikle biçimin yok edicileridir; oysaki bunlarla
biçimi ortaya çıkarmak gerekir.s.69
Asal ve basit bir biçimin yüzeyine şekil vermek demek,
kütle-yüzey rekabetinin kendiliğinden ortaya çıkmasını sağlamak demektir: amaç
çelişkisi-raspail bulvarı
Karmaşık kütlelerin yüzeylerine şekil vermek ve uyumlu
bir hale getirmek demek, kütleye modüler hale getirip içinde kalmak demektir:
ender rastlanan bir sorun-mansart'ın İnvalidesi.
…kullanımın
doğurduğu gereksinmelerle delinen yüzey, basit biçimleri yaratan ve ortaya
çıkaran hatları ödünç almalıdır. Ortaya çıkarıcı hatlar gerçekte ya dama
tahtası çizgileri, ya da ızgara gibidirler- Amerika'daki fabrikalar.s.70
Akropolis, Atina meydanını örnekler ve Tümüyle
dikdörtgenlerden oluşan yapılar, aralarındaki ilişkilerle zengin görünümler ve
derin bir etki yaratmışlardır; yapıların asimetrik düzenlenen kütleleri yoğun
bir dizem (ritim) yaratırlar. Görünüm kütlesel, esnek,canlı ve
kalabalıklığından ötürü ezici ve egemendir.s.73
Kütleler kesin biçimlere sahiplerse ve zamansız bozulmalara
uğramamışlarsa, eğer onları kümeleştiren düzenleme tutarsız bir yerleşimi değil
de belli bir dizemi(ritmi) ifade ediyorsa, eğer kütlelerle mekan arasındaki
ilişkiler doğru oranlardan oluşturulmuşsa, göz beyine eşgüdümlü duyumlar iletir
ve ruh da bundan büyük bir doyuma ulaşır: İşte bu mimarlıktır.s.77
Göz, geniş mekanda, duvarların ve tonozların değişik
yüzeylerini inceler; kubbeler mekanları belirler tonozlar yüzeyleri sergiler; taşıyıcı
ayaklar, duvarlar anlaşılır nedenlere göre düzenlenirler. Tüm strüktür tabandan
yükselir ve plana göre, zemine yazılmış kuralları izleyerek gelişir: güzel
biçimler, biçim çeşitliliği, geometrik ilkelerin bütünlüğü. Uyumun tümüyle
iletimi: işte bu mimarlıktir.s.78
Kütle oluşumu için yol:
Dizem, yalın ve karmaşık simetrilerden veya çok
ustalıkla yapılmış denkleştirmelerden doğan bir denge durumudur. Dizem bir
denklemdir: eşitleme (simetri,yineleme) mısır-hint tapınakları, denkleştirme
(karşıtların devinimi) akropolis-atina, modülasyon (ilk plastik buluşun
geliştirilmesi) Ayasofya. s.80
İlkel tapınak, ilkel insan: Düzeni ölçüyle sağladı.
Ölçmek için adımını, ayağını, dirseğini veya parmağını kullandı. Ayağının ve
kolunun düzenini benimseyerek tüm yapıta hakim olan bir modül yarattı; işte bu
yapıt onun kendi ölçeğindedir, beğenisine göredir, rahatına uygundur, kendi
ölçüsünde'dir. Yani insan ölçeğinde'dir. Kendisiyle uyum içindedir, önemli olan
da budur zaten.
Kulübenin çevresindeki çitin biçimi, kulübenin
biçimini kararlaştırırken, sunağın ve donatıların konumlarını saptarken, dik açıları,
eksenleri, kareyi ve daireyi sezgisel olarak seçiyordu. Çünkü ona bir şey
yarattığı izlenimini veren nesneyi başka türlü yaratamazdı. Çünkü eksenler,
daireler, dik açılar geometrik gerçeklerdir, gözümüzün ölçüp tanıyabileceği
sonuçlar verirler; bunların dışında her sonuç rastlantısal, mantıksız ve keyfi
olacaktır. Geometri insanın anlatım dilidir.s.98-99
Bugün mimarlığın çoğu, asıl mimarlığın, insanlığın tam da köklerinde var olduğunu ve insan sezgilerinin doğrudan sonucu olduğunu unutmadı mi?...Ağaçsız alanda yaşayan ilkel insanın verdiği dersi anlayıp düzenleyici ...s.100
Bugün mimarlığın çoğu, asıl mimarlığın, insanlığın tam da köklerinde var olduğunu ve insan sezgilerinin doğrudan sonucu olduğunu unutmadı mi?...Ağaçsız alanda yaşayan ilkel insanın verdiği dersi anlayıp düzenleyici ...s.100
Kütle oluşumu:
Modern sanayi ürünlerinin sonucu olarak ortaya çıkan
estetiği bugün kimse yadsımaz. Yapılar ve makine tasarımları, oran, hacimsel
oyunlar ve malzeme açılarından giderek daha sağlam bir şekilde yerine
oturmaktadır. Bunların arasından büyük bir bölümü gerçek sanat yapıtlarıdır
çünkü bunlar sayıyı, yani bir düzeni içerirler. Oysaki sanayi ve iş dünyasını
oluşturan sonuç olarak yadsınamaz güzellikte yapıtların yaratıldığı bu yürekli
ortamda yaşayan azınlık kendini tüm estetik etkinliklerden uzakta sanmaktadır. Yanılıyorlar,
çünkü onlar çağdaş estetiğin en etken yaratıcıları arasındadırlar. Bunun ne sanatçılar
ne de sanayiciler farkında. Bir çağın gereksinimini sanıldığı gibi basit
gereksiz eklemeler, birkaç ince bezeme ürünü değil çağın genel üretimi saptar.
Süsleme öğeleri ise çağın biçeminin öğelerini üreten anlayış sisteminin yolunu
tıkarlar. Deniz kabuğu benzeri süslemeler XV. Louis, nilüfer çiçeği süslemeleri
Mısır biçemi demek değildir. s.115
Bu itiş kakış sırasında dekoratif sanatlar, fırtınayla
kabaran bir denizde tutunabileceğimizi sandığımız bir saman çöpüdür. Aldatıcı
bir kurtuluş! Bu maceradan anımsamamız gereken, dekoratif sanatların, geçmişin
yükünü üzerimizden atmamız ve mimarlık anlayışını hiçbir yönteme bağlı kalmadan
araştırmamız için iyi bir fırsat yarattığıdır. s116
Kemer ya da kubbe sarkıtları, kandiller, yaprak ya da
çiçekten bezek kordonları, üçgenimsi güvercinlerin öpüştükleri veya öpüşmek
üzere oldukları zarif ovaller, altın yıldızlı, siyah kadifeden 3 balkabağı
biçiminde yastıklarla bezenmiş odalar, ölmüş bir anlayışın artık dayanılmaz
olan tanıklarıdır Kokain dumanıyla havasızlıktan boğulmuş tapınaklar veya
değişmeyen köylü budalalıkları bizi rahatsız ediyor. Temiz havanın ve bol ışığın
tadını aldık.s.116-117
Mimarlık: Uçaktan çıkarılacak ders, sorunun ortaya
konuş biçimindeki ve başarılı çözümündeki mantıkta yatmaktadır. Zamanımızda bir
sorun ortaya konduğunda, çözümü ister istemez bulunuyor.s134
Mimarlığın daha farklı bir anlamı, yapımı gözler önüne
sermekten ve gereksinimleri karşılamaktan daha farklı amaçları vardır
(gereksinimlerle burada anlatılmak istenen yararlılık, rahatlık ve pratik
düzenlemedir). Mimarlık her şeyden önce sanattır, heyecan verici ilişkileriyle
Platon görkemine 'matematiksel düzene, kurguya, uyumun algılanmasına ulaşandır.
İşte mimarlığın amacı budur.s.156
İşte bu aşamadan sonra biçeme, yani herkes tarafından duyumsanan
bir yetkinlik durumuna ulaşılır. Bir standardın saptanması, usa yatkın öğelerin
usa yatkın bir tutum izlenerek örgütlenmesi işlemidir. Kütle kesinlikle önceden
tasarlanmaz, bunlar birer sonuçtur; ilk bakışta ortaya tuhaf bir görünüm
çıkabilir S.159
Roman şapelinin ilkelliğinden Paris’in Notre-dame'ina,
Invalides'e, Concordo Meydanına ulaştık. Duygularımızı arıtıp incelttik,
dekordan kendimizi sıyırdık, oran ve ölçüyü fethettik, ilerledik; ilkel
Lidekora ilişkin) doyumlardan daha üst düzeyde (matematiksel) doyumlara
geçtik.s.160
Düzen:
Eksen, belki de insanın kendini ilk kez ortaya
koyuşudur, o, insana ilişkin tüm eylemlerin aracıdır. Yeni yürümeye başlayan
çocuk bir eksen tutturur, yaşam kavgasında savaşımını sürdüren kişinin çizdiği
bir eksen vardır. Eksen mimarlığın düzene koyucusudur.s.202
eksen ?..düzen, eksenlerin sıradüzeni, yani amaçların
sıradüzeni, isteklerin sınıflandırılmasıdır.
Dış her zaman içtir:
Malzeme bölümünde kullanılabilir: ing bak
Mimari görünümlerde arazinin öğeleri, hacimleri,
yoğunlukları, malzemelerin niteliği ve iyi tanımlanmış ve birbirinden farklı
izlenimleri gereğince manzarayı etkilerler (ahşap, mermer, ağaç, çimenlik, mavi
ufuklar, uzakta veya yakında bulunan deniz, gökyüzü gibi). Arazinin öğeleri,
aynı bir odanın duvarları gibi, hacimlerinin katsayısının gücüyle,
katmanlaşmalarının, malzemelerinin verdiği güçle yükselirler. Duvarlar ve ışık,
gölge veya ışık, hüzün, neşe veya dinginlik, vb. bu tür ögelerle birlikte
tasarlamak gerekir.s.206
Yapımdan (konstrüksiyondan) mimarlığa geçtiğimizde,
üst düzeyde bir amacımız var demektir. Övünmekten kaçınmak gerekir.
Mimarlıktaki hiçliklerin nedeni kendini beğenmişliktir.211
Güzel bir yüzü diğerlerinden ayıran şey yüz hatlarının
niteliği ile onları birleştiren ilişkilerin başkalarınınkinden tümüyle farklı
değeridir...eğer yüzün yapısının belirginliği ve hatların niteliği uyumlu
olduğu duyumsadığımız ortaya koyarlarsa, o zaman o yüze güzel deriz - çünkü
içimizde, duygularımızın ötesinde bir yankı, titreşmeye başlayan uyum çizelgesi
uyandırırlar. Bu varlığımızın derinliklerinde önceden var olan, tanımlanamayan,
mutlak olanın belirtisidir.s.217
Yunanlılar, duyularımız üzerinde doğrudan ve güçlü
olarak etkisini gösteren plastik bir sistem yaratmışlardır: kolonlar, yivli
sütunlar, arzularla ağırlaşmış karmaşık saçaklar, birbirine karşıt duran ve ufka
bağlanan basamaklar.."modünatür'e perspektif kurallarını kusursuzca uyarlayarak,
biçimleri büyük bir ustalıkla çarpıtmışlardır. s222
İçimizde titreşen bu uyum çizelgesi bizim uyum
ölçütümüzdür. Bu, insanın doğayla belki de evren olan mükemmel uyumunun
üzerinde örgütlendiği eksen olmalıdır; bu örgütlenme ekseni, üzerine doğanın
tüm olgularının ve nesnelerinin dizildiği eksenin aynısı olmalıdır; bu eksen
bizi, evrendeki devinimlerin birlikte yönetildiğini düşünmeye ve başlangıçta
tek bir iradenin varlığını kabullenmeye yönlendirir. Fizik kurallarının kaynağı
bu eksen olmalıdır....222
..Buradan çıkarılarak uyumun olası bir tanımı yapılabilir:
İnsanın özünde var olan eksenle, yani evrenin yasalarıyla uygunluk anı; genel
düzene geri dönüş. Bu durum, bazı nesnelerin karşısında duyulan hoşnutluğun,
her an çevresinde bir birlik yaratan hoşnutluğun nedenlerini
açıklayabilir.s.226
Niteliklilik
Doğanın nesneleri ve hesap üstüne kurulmuş yapıtlar
açık ve kesindirler; düzenlenmelerinde belirsizlik görülmez. Çünkü onları iyice
görür, okuyabilir, öğrenebilir ve uyumlarını duyumsayabiliriz. Yineliyorum:
sanat yapıtının açık ve kesin olması gerekir.
Eğer doğanın nesneleri yaşıyorsa ve eğer hesaba
dayanan yapıtlar çalışıyor ve (iş) üretiyorlarsa, bu, devinimi yaratan bir amaç
birliğinin varlığından kaynaklanır. Yineliyorum: sanat yapıtında devinimi
yaratan bir birliğin olması gerekir. Eğer doğanın nesneleri ve hesaba dayanan yapıtlar
ilgimizi çekiyor, bizi meraklandırıyorsa, bu, her birine kişiliğini veren temel
bir tutumun varlığındandır. Yineliyorum: sanat yapıtının kişiliğinin olması
gerekir.s.227
Malzeme:
Sinai gelişim "bina" üzerinde ilk etkilerini
şu önemli aşamayla göstermiştir: Yapay malzemenin, doğal malzemenin yerini alması,
yani, ayrışık (heterojen) ve ne olduğu belirsiz malzemenin, yerini, benzeşik
(homojen) ve ne olduğu belirli laboratuvar deneyleriyle sınanmış ve sabit
öğelerle üretilen malzemeye bırakması. Sabit malzeme, alabildiğine değişken
doğal malzemenin yerini almalıdır. S.245
Öte yandan ekonomi yasaları kendi haklarını
istemektedir: demir profiller ve şu yakınlarda da betonarme, malzemenin tam ve
doğru olarak kullanılmasını sağlayan hesabın yalın göstergeleridir; oysaki eski
ahşap kiriş, birkaç hain budağı yüzünden, yontulması sırasında önemli bir
malzeme kaybına neden olabilir. S.246
Yeni malzemeler duvar kalınlıklarının azalmasına ve hızlı
üretime neden oldu. Ağır işçilikler bir kenara bırakıldı diye devam ediyor…
… kent ve banliyö parselleri bundan böyle gelişi güzel
değil geniş, dikdörtgen ve kare olacak; seri üretim öğelerinin kullanımına ve
şantiyenin sanayileşmesine olanak sağlayacaklardır.s.247
Betonarme ile zengin ve yoksulun konutu arasında belli
bir bağ kuruldu. S.249
Mimarlık veya devrim:
Yeni bir dönemin gelişi, ancak, sessiz sedasız yapılan
ve onu hazırlayan bir çalışmanın sonucu gerçekleşir. Sanayi kendi gereçlerini
yaratmıştır, İşyeri alışkanlıkları değişmiştir, İnşaat sisteminde yeni
yöntemler bulunmuştur, Mimarlık kendini yenilenmiş yasalar karşısında bulur.
S.297
Ucuzluk ve iyi ürün, karşıt olan iki etkeni birbiriyle
uyuşturmaya çalışırlar.s.299
Malzeme:
Yapım, kendi yöntemlerini bulmuştur. Bu yöntemler,
binlerce yıldır boşuna aranan "özgürleşmeyi" gerçekleştirmiştir. Yeterince
kusursuz gereçlerden yararlanıldığında, hesap ve buluşlarla her şeyin yapılması
olasıdır ve bu tür gereçler vardır. Beton ve demir, şimdiye kadar bilinen
inşaat örgütlenmelerini tümüyle değiştirmiştir; bu malzemeler, matematiksel
hesaba ve kurama, şaşmadan ve hatasız olarak uyarlanabilirler; böylece hem
erişilen başarı açısından, hem de doğal olguları anımsatan ve doğada
gerçekleştirilen deneyimleri yeniden üreten görüntüleri açısından, bizi
yüreklendiren sonuçlar verirler.s.300
Kütle:
Yapım yöntemlerinin mimari biçime ve dizeme kazandırdığı
öylesine büyük yenlikler, düzenlemede, sinai ve kentsel programlarda öylesine
büyük değişikler vardır ki, sonunda bunlar sağduyumuza gerçek mimari yasalara
seslenirler; bu yasaların temelinde kütle, dizem ve oran vardır. Biçemler artık
yoktur, bizim dışımızdadır; eğer hala bize musallat oluyorlarsa bu, asalakların
verdiği rahatsızlığa benzer.s.301
Sanat kişinin kendi benine duyduğu şiddetli aşktır; bu
"ben"in de inzivada ve yalnızlıkta aranması gerekir; eğer -savaşımla-
zorlanırsa, kutsal niteliği dünyevi bir niteliğe dönüşebilir. Demek ki bu ben
konuşuyor, Varlık'ın derinliklerinden söz ediyor: sanat doğar ama görünmesiyle
yitmesi bir olur-sanat fışkırır. Kişinin kendi beniyle savaşması, kendini cezalandırması
ve kamçılaması yalnızken olur.
Oradaki arkadaşların yalnızlığı araması gerekiyor.
Nerede? Nasıl?
s.314
"yalnızlığına kaç dostum, yalnızlığına!. senin yazgın sinek kovalamak değil!"; demiş, bi alman 'deli'si..
YanıtlaSil..
estetik orda, sanırım?!