29 Aralık 2019 Pazar

2020'den Talepler

1. İşe daha sıkı sarıldığım, keyifli çalıştığım bir yıl olsun! Çünkü her insan sabah kalkıp koşarak işe gitmeyi istemeli, çalışmak böyle gönülden olmalı, amin.

2. Düzenli ve bol nakit akışı.

3. Hayır diyebilmeyi öğrendiğim bir yıl olmasını diliyorum.

4. Son 3 yıldır tezi bitimeyi dilemişim nihayet bitti, ve bu yıl tüm bitmeyen tezlerin kolaylıkla bitmesini diliyorum :)

5. veee bunca yıl sonra korkmadan, sakınmadan aşk istiyorum diyebiliyorum ve birine seni seviyorum diyebilmeyi umuyorum. ve şu an bu noktadan başlıyorum, hayatımda olan tüm güzel insanlar sizleri hem de çok. ve bu iki kelimeyi duyabilmeyi diliyorum. (yazarken bile atlamışım diyememişim çok da şey yapmamak lazım demek ki :/ )

6. dünyamın ve ülkemin güzel kadınları sizler için umut, neşe ve huzur diliyorum. zaten sizler çok güçlüsünüz her şeylere gücünüz yeter.

7. şu porche'u alamadım gitti, hadi ama bu yıl olmalı artık!

8. kaldırımların düzenli olmasını hala çok istiyor ve bunun için onlarca dilekçe yazıyorum, sanırım bunu başka insanlarda dert etmeli ve bundan rahatsız olduklarını dile getirmeli, dile gelsin tüm düzensizlikler karşısında suskun kalan bedenler :)

8. bu yıl oldukça iyi kitaplarla karşılaşmak istiyorum ve buna özen göstereceğim.

9. ayrıca güzel müzikleri deneyimlemeyi, bana güzel şarkılar gönderilsin, ben onları dinlerim.

10. tüm ailem için sağlık, huzur ve bereket. tüm insanlar için aslında!

11. daha önce hiç görmediğim bir coğrafya görmek istiyorum, çöl olabilir... kutup olabilirrr..

12. ve basit olanın ne olduğunu bilmek, farketmek ve öyle yaşayabilmek istiyorum.

13.

14. 13. maddeyi boş bıraktım, o sürprizli olsun, evrenin bana biçtiği bir durum, olay vardır heralde; iyilik ve güzellikler getirmesi şartıyla kabul ediyorum :;)

5 Kasım 2019 Salı

SESSİZLİK

Bir kitaba başlarsın ve onu okumak uzunca zaman alır, bazı kitapları okumak çok zaman istiyor bende. İşte böyle bir öykü kitabı elimde; önceleri çok çabuk bitmesin diye yavaş okudum, çünkü yazarın sözleri o kadar samimi ve bana yakındı ki birinin bana bu kadar yakın olma fikrini acelece bitirip tüketmek, o duyguyu sonlandırmak istemedim. sonra, biraz ara verdim ve araya stresli ve kötü günler girdi; kaldığım yerden okumaya devam etmek istedim, belki o sıcaklığı tekrar yakalarım bu sıkışmış ruh halinden az da olsa çıkarım diye. Fakat öyle olmadı..Öyküleri okumaya başladım ve o samimi adam gitmiş çiğ ve sıradan biri yerine gelmişti. biliyorum bu yazarın suçu değil.. Bu bütünüyle benimle alakalı. Bu kadar kısa zaman içinde böyle ani ruh değişimlerine katlanacak bir hal...

- uzunca zamandır tez yazmakla uğraşıyordum ve yazım dilimin ne kadar kötü olduğunun farkındayım. siz ne derseniz deyin ben o delerin ayrı mı bitişik mi yazıldığını çözemiyorum. Size o çok kolay gelen şey benim için ayırt edilemez bir şey. çok zor.
-küçük bir hikaye şantiye stajı yaparken bana (tam ne denir bilmiyorum o işe, staj bi boka yaramamış demek ki) şantiyede kullanılan malzemelerin kaydını tutturdular. ağustos sıcağında Ümraniye'de bu işi yaparken, belki de aman yanlış yapmayayım diye stresten belki neyse çok uzattım, kısa tutayım..
- listede yer alan bazı şeyleri tersten yazmışım, nasıl olduğunu sormayın hiç bir fikrim yok!
-misal 10 torba çimento yerine 10 adet otnemiç yazmışım, bu epey dalga konusu oldu falan,ama biri onun çimento değilde çimentonun tersten yazılan hali olduğunu söyleyene kadar onun farklı bişey olduğunu anlayamıyorum. o nedenle de bana -de ayrı diyenlere kıl oluyorum, zaten hayat oldukça zor ve çok çalışmak lazım, bir de o bokiyen de'nin ayrı mı bitişik mi olduğunu düşünerek 2 dkmı harcayamayacağım. ohhhh rahatladım, dersiniz whatsapp grupları devlet erkanı, askeri görevli falan..

VE ASIL KONUMUZ; kötü yazdığım için çok çok üzgünüm, bana burası benim karalama defterim, o nedenle beni lütfen affedin. zaten iki okuyucusu falan var (siz benim canımsınız o ayrı).

insan neden yazar; ben patlıyorum patlıyorum, yazmaz isem içimde metan gazı sıkışması oluyor, infilak edeceğim diye korkuyorum. transandantal bir durum değil benimkisi, yazar olmak için doğmadım :)

ortaokuldayım kaçkar dağlarının kıbledağı denen bir dağın eteğinde yeşilin binbir tonunun insanı boğduğu bir yerde çocukluğumu ve gençliğimi geçirdim. hiç arkadaşım yoktu, tek arkadaşım küçük kardeşimdi, onu da hırpalayıp duruyordum zaten. o kadar büyük bir yalnızlık ki, onu o yaşlarda ifade etmeye çalıştığımda ezik oluyordum yaş gruplarımca, aile büyüklerinin ise dertleri başlarından aşmıştı. şehirdeki okulda çocuklar bencildi, ben o bencilliği anlayamıyor, o nedenle de arkadaş olamıyordum. o kadar katı bir doğru anlayışıyla büyütülmüştüm kü, ne bilim yolda yürürken karıncaya basmamaya çalışırdım, karıncalar önlerine çizgisel bir şey olunca yollarını kaybederdi düşen dal parçalarını alırdım karınca yuvalarının önünden kolayca yollarına devam edebilsinler diye. bitkilere koparmazdım, o kadar çiçekleri sevmeme rağmen hiç bir bitkiyi gerek olmadıkça dalından koparmazdım, yaşam hakları bitmesin diye. hatta babaannemle dağa odun kesmeye çıkardık, aliyle ben küçük, genç ağaçları kesmeyi reddetmiştik çok iyi hatırlıyorum, genç ağaç kesilmez çünkü daha ömrünün baharında, gövdesine kuruluk, hastalık düşen ağaç kesilir. sonra, çocukluğumun çoğu İstanbul'da geçmişti, o nedenle de rizedekiler gibi konuşamıyordum, saçma bir arada kalmışlık vardı. sonra köydeki kızlar okumuyordu, dantel falan yapıyorlardı, ben kitap okuyordum. gel de seni alsınlar aralarına, tığ işledim, hatta bir ara çarşaf giyip annemlere yalvardım beni de kuran kursuna verin ne olur diye (sırf arkadaşım olsun diye) ama babaannemin sert tepkisiyle o hayalimde suya düştü. bende napayım, başım dönene kadar kitap okuyup, canım sıkılınca böyle içimden geldiğince yazmaya başladım ve bu benim kurtarıcım oldu. rezim yapmayı denedim, pastel boya hiç bana göre değildi, beceremedim. sulu boya da dğildi, müzik desen zaten günah ve yasaktı fakat benim de sıfır yeteneğim vardı, müzik dersinden 2 notu alacak kadar. yani demem o ki elimden gelen tek şey erkeklerle futbol oynamak (çünkü köyün kızları beni kabul etmedi) ve kitap okumaktı. hatta küçük kardeşim benim iyi futbolcu olacağıma inanırdı :))) o çok tatlı tabii. ve allah kimseye öyle bir can sıkıntısı vermesin! ben ergenliğimi can sıkıntısı diye hatırlıyorum.. onu daha önce yazmıştım nasıl beter bir can sıkıntısı olduğunu. ve ben o köyden nefret ediyorum, dar insanların geniş coğrafyanın olduğu yerden! hem yeşilede alerjim var. gözlerim kızarır, her yerim benek benek olur. yüzüm şiş şiş olurdu. hatta ilk köye gittiğimde bir kaç gün aşırı midem bulanır ve kusardım, yeşil tuttu derdi babaannem ve garip bir şey okur yeşil bir dal koyardı ağzıma ahahha bir gün boyunca onu red kit gibi ağzımda tutardım her nedense geçerdi, hala anlam veremediğim bir şekilde, hatta doktora götürdüler kocakarı ilacı yapın demişti o da. yani 3 yıldır gitmediğim memleketimi neden özlemediğim sorusunun cevabı olsun bu yazı! benim orada güzel anılarım yok, dedem ve babaannem tek güzeliğimdi onlarda orada toprak altındalar. onlar gidince bu dünyadan artık bir anlamı kalmadı benim için.

27 Ekim 2019 Pazar

arda gelir sıkıntılar vol.17

yalnız kalabileceğim küçük bir dehliz.
öyle kuytu bir yer olsa,
bodrum kalesinde yeni restore edilen ve açılan burçlar var.
tam orası olabilir, kapasınlar kimsede uğramasın yanıma.
çünkü bugünlerde bana değen herkesi yakıyorum, yakmamak için kendime de hakim olamıyorum!
.
beni öfkelendiren şeyi bulmam lazım, bulup çıkarmam.
o zaman çözüm kendiliğinden oluşacak, biliyorum.
.
küçük kırmızı bir balıktım ve olabildiğince basit bir hikayem vardı.
tek derdi biraz özgürlük olan -belki birazdan daha fazla-,
bilinmeyen sularda yüzmenin bu kadar can acıtı olcağını kestirememişti,
.
fakat yemini var dönmeyecek o sığ sulara,
turuncuya çalan kırmızı pullarının parlaklığı azalmış,
canlılığı kaybolmuş biliyordu.
olsundu..
.
acısı içindeki ışığın da zayıflamış olması,
incitici ve üzücü olan oydu.
.
küçük kırmızı balıktı ve hikayesi oldukça basitti.
ve
yine de
her yaşamda olduğu kadar bu yaşam da ızdırap doluydu.
küçük-kırmız-bir- balık
neden bu kadar zorluydu?
.
ve şimdi güzel bir müzik açıp, tüm bu saçma düşüncelerden zihnimi ve duygulardan kalbimi temizleyip, akıntıya doğru yol alacağım.
olan olacaktı,
olacak olan zaten olurdu
o zaman bu kadar dertlenmenin de bir anlamı yoktu!
.
o saçma vicdan azaplarını da onları yükleyenler çeksindi.

10 Ekim 2019 Perşembe

dejavu

çok yorgunluktan mıdır tam bilemiyorum,
bu aralar sıkça dejavu yaşıyorum.
daha önce hiç gitmediğim bir binanın merdivenlerinden çıkarken,
hiç dolaşmadığım sokakların kaldırımlarında bavulumu çekiştirirken..
sürekli bir ana geri döndürüp duruyor beynim beni.
sanki hiç olmak istemediğim zaman ve mekanda sıkışmama gönlü razı olmayan
bin bir çeşit sinirden -belki bilyon- oluşan beynim kahramanlık rolünü üstleniyor.
o beyaz atıyla gelip,
tanıdık olmayan, yabancı mekanlarda sıkışıp kalan bedenimi ve ruhumu
sırtlayıp tanıdık anların şefkatli kucağına bırakıyor.
işte dejavu bence böyle bir şey.
bir bilinmezlik ortamında tanıdıkla rastlaşmak gibi gibi.

ya da siz nörobilimciler her nasıl tanımlıyorsanız o!

ben böyle yalnızlık görmedim,
bu yalnızlıkta keder yok,
öyle saf ki içinde bir duygu yok. artık siz hayal edin nasıl bir cehennem olduğunu.

29 Eylül 2019 Pazar

arada gelir sıkıntılar vol.16

tam karar vermiştim, iyiye yönelik olacaktım.
sonra bu küçük insan olma çabalarının belki de boşuna olduğu düşüncesi düştü yine zihnime.
tabi durup dururken insanlığa dair umudum sönmüyor,
sönmesi için eylemler, olaylar, kişiler ile karşı karşıya kalıyorum muhakkak.
.
.
uzunca durdum,
yazdığım bu umutsuz sözcüklerden sonra tekrar içime doğru baktım,
gerçekten böyle mi hissediyorsun, ışık yok mu oralarda,
ışık vardı muhakkak, sis de vardı.
ama
ama sis dağılır, aydınlanırdı yine kuytular.
.
bir kitap bulursun masanda,
çok iyi gelir, çok mutlu olursun,
bir türkü gönderilir bir yerlerden iyice gülümsersin.
.
kainat, evren, kosmos, her ne nasıl adlandırılıyorsa bu bizi saran büyük boşluk,
bir düzen içerisinde kurulu.
iyiler-kötüler,
güzeller-çirkinler,
yalanlar-doğrular,
her birinin de bir dengesi var,
sanılmasın iyilik dünyayı kurtaracak,
on bin yıldır kurtarmamış bugün mü kurtarsın!
böylesi kuru bir avuntu değil bizimkisi,
sadece, yalnız, tüm katıksızlığıyla "denge".
bir gün süt liman denizlerde dengede, keyfe keder yaşayıp gideceğimiz günlere.
.
o güne kadar Atlas misali kamburumuzla tüm dünyanın ağırlığı üzerimizde.
nasırlar tutacak,
kanıyacak,
acıtacak,
ama dinecek, bir gün dinecek!


30 Temmuz 2019 Salı

Na-mümkün uyku

ben o gözleri kapasam ama düşler..
Kapanmıyor hülyalar.
Sen neden hep buradasın yanı başımda
Hayalet 👻
Martılar da olmasa, sevişmen kadınların orgazm sesleri
Ne yalnızdık bu sıcaklarda!
Ne mümkün seninle birliğimiz na- mümkün!
Gözlerimde inci inci yaş oldun aktın aktın!
Yerim yurdum ol istedim,düşün!
Yer yurt edinmekten ne kaçtım, nasıl korktum!
Oysa senle silinmekte tüm korkular..
Köyüm kasabam hatta şehrim ol!
Yurt kurayım sana.
Mahallem ol, tanıdıkların olsun, pencereden sepet sarkıtan!
Kök salayım, su bulayım, nefes alayım..
Parmak ucumdam göbek deliğime yükselen, tüm vücudumu saran sıcaklık ol!
Aşk ol bana,
Çare, derman ol!
Uyku ol bana, bedenimi teslim al.
Göz kapaklarımda ağırlık ol, karşı koyamayayım sana!
Ayak tabanlarımda sıcaklık, kanına şeker ol!
Ahh ne olursan ol, yeter ki yakın ol!
Huzur ver, sıcak bir sarılma ol!
Tanrılar biliyor ya, senden olmak istedim!
Senin gibi na-mümkün!
Şairler gibi sev beni,
Misal cemal süreya gibi!
Hırçın ve kuvvetli.
Şiirler oku bana misal gülistan, ahhh Karakoç!
Şarkılar söyle bana 90 lardan , pop olsun!
Derdini aç bana, dertlerin çare bulsun.
Gülümse bana,
Gülümseki ben öleyim:)
Kıskan, paylaşama ki ben daralayım.
Tuzlu göz yaşım ol ki yanaklarım sana doysun!
Ahhh ne olur sevgilim ol!
Dünyada bir içten ahım kalsın.
Göbeğimden öp ayak baş parmağım uyuşsun!
Dudağımdan öp! Öp ki öleyim.
Uyku ol bana tüm vücudumu teslim al!
Uyku,
Uyk
Uy!


30 Haziran 2019 Pazar

arada gelir sıkıntılar vol.15

bir ruhum olduğunu biliyorum,
onun ihtiyaçları olduğunu da.

ruhları olduklarını farkedemiyorlardı,
ve o ruhların ihtiyaçlarını.

ruhuyla ayrı düşmüşlerin hikayesi,
şöyle ki;
sisli ve serin bir havanın doldurduğu,
grinin hakim olduğu dünya kadar geniş bir odada mahsur kalmış kişiler onlar.
o kişiler ki ruhlarıyla bir bütün olamayanlar,
ruhuyla arasında iki metre mesafe olanlar.
o mesafe bir türlü daralmıyor.
bedenin çektiği ızdırap kaşlarda bir çatılma olarak kendinde yer buluyor.
o kaşlar ele vermekte ruhun ızdırabını, karakter olup yer edinmiş yüzlerde.

sisli ve serin odada salınan ruhuyla ayrı düşmüş kişiler, hissizleşmişler.
umut onlar için çok uzak bir kasaba.
renk yok onların mekanında ve yersiz yurtsuzlar.

ağızlarında paslı bir tad,
demsiz onların hayatı.

yalnız olmaktan şikayet edemiyorlar,
çünkü diğer bir kişinin varlığı çok lüks onlar için.
onlar kendi bedenlerinin yalnızlığını çekmekteler,
diğer bedenlerin eksikliğini henüz duyumsayamamaktalar.
yani anlayacağınız öylesine (fena) bir yalnızlık onlarınki.

ayrı düşen ruhlar ise çaresiz ama öfkeli,
bedenlerine kızmakta.
çünkü bilmekte ne yapılması gerekiyorsa onu bedeni yapmalı.
bu onun sorumluluğunda,
daha da acı olan yapabilme kudreti ona ait.

eyy beden silkelen, canlan, kendine gel!
iki metre mesafe dediğin ne ki!

(ruhuyla ayrı düşenlere, merak etmeyin bu durum dönemsel,eğer çok çok uzun soluklu olsa, bir ağacın köklerinin su içinde kalması gibi çürüyüp giderdik bu dünyadan, yok olurduk. oysa biz bazen sulak yer ormanı bazen çölde kadim bir ağacız. bu ıslaklık bir gün bize can olacak, sevgiler...)






13 Nisan 2019 Cumartesi

2019'dan Talepler

Geçen bir programda gördüm, yeni yıl istek listeleriniz var mıdır sorusu soruldu, konuklar liste yaptıklarında evrenin onları gerçekleştirmek için elinden geleni yaptığını düşündüklerini, o nedenle korktuklarını liste yapmadıklarını söylediler.
Son birkaç yıldır ben de liste yapıyorum, bir bakmak istedim o gözle dileklerime :) ne kadar . korkunç bir tablo varmış görelim.

Ailem için "Bu yıl için dileğim her kişi mutlu ve huzurlu olduğu zaman ve mekanda yaşasın, amin!" dilemiştim, güzel duaymış faydasını gördüm. 


o zaman dilekler gelsin!

1. dünyadaki tüm kadınların bir hayali, arzusu, dileği ve amacı olsun! kendileri için bir "hayal" kurgulasınlar, bu hayaller adamların hayali olmasın, kendileri için, kendi benliklerinin arzuları için olsun. ikincil bir benlik oluşturmasınlar, kendilerini özgür kılsınlar! misal, dünyadaki en temiz suda yüzmeyi arzu etsinler ve bunun için eylemde bulunsunlar ya da aya gitmeyi istesinler ve ya gönüllü hemşire olsunlar, olsun ne olursa olsun yeter ki arzu, istek olsun..bu tüm kadınlar için dileğim..

2. tezi bitirmek ve kendi hayallerimi arzularımı inşa etmek istiyorum.

3. porche marka araba istiyorum, olmadı 4 teker bişi olsun anadol da olur :)

4. ya yayalara kurallarla ilgili çok talebim vardı, kaç yıldır talebim:)
Kırmızı ışık kuralına ülkecek uyalım,uymayanlar hakkında ki hislerim hala baki.
"Trafik kurallarına uyulsun,uymayanlar kırbaçlansın! Yayaya yol vermeyen sürücüler iki kez kırbaçlansın!"
bunun gibi talepler:
neyseki devlet baba yayalarla ilgili benim için çalışmaya başladı..
inanamıyorum, bu liste olayı sakıncalı mı gerçekten, korkmalı mıyım ?

5. ne korkmuşsam bir aşk dileyememişim, bu yıldan da talebim aynı doğrulta, ben aşk istemiyorum. zira bende saplantılı bir hal alıyor, ben sevebileceğim ve beni sevebilecek (?) insanlar istiyorum, yeni güzel insanlar, şimdiden merhaba :)

6. sağlık ki onsuz bir kıymeti yok hayatın, herkese sağlıklı huzurlu günler.

7. tüm kaldırımlar özenli olsun, küp taşların derzleri şaşırtmalı,bitişleri kusursuz olsun,ağaç diplerine mazgallar yapılsın,engelliler için saçma güzergahlar çizilmesin,15 cm üsttü rıhtlar yasaklansın,barcelona gibi istanbul olsun :)

8. kırışıklarım bu yıl artmasın, kazayaklarım siz beni terk edin (botoksuz) :)

9. düzenli nakit akışı,amin!

10. kalpler çöl olmasın, sevgi tüm insanlığı kutsasın! canım ülkemin gerginliği artık bitsin, güzel güneşli günler görelim, çocuklar da şeker yiyebilsinler..

11. beni sevin, ben de sizi severim söz!

gönderdik listeyi evrene, hadi bakalım..

6 Nisan 2019 Cumartesi

sol ayak bileğimdeki sızı

ara ara havanın yağmurlu olduğu zamanlarda belirir
hafif bir sızı.
yer etmiş bir darbenin kalıntısı
benim yüreğim mi sızlamıyor,
yüreğimin sızlamasından korktuğu için mi acaba
vucüdum böylesi bir önlem alıyor

ben kalp sızılarından korkarım fakat diğer acılardan değil
çoğu insan kalp sızılarını kol kırığına yeğler,
bu çok doğal, biraz mazoca!

bir odaya kendimi kapatıp, odaklanmaya çalışmak gün boyu
akıl sağlığına zarar veriyor bu kendine not olsun!
devrik cümleleri sevenler toplanın,
haydi buraya..

düzenli tertipli cümlelerden tanrı korusun bizi!
yer almayacak bugün bu anlarda.

turşu suyu içtim bağışıklığı güçlendiriyormuş,
ne alaka kel alaka
öylesine söyleyesim geldi.

şimdi tez yazıyorum ya,herşey sıralı düzenli,kurallı..
bir bunaltmış beni, sıkmış darboğaz etmiş beni -mekta/-makta ekleri
şimdiki zamanın hikayesi,
ben ana dilimle ilgili kuralları bildim bileli, 10 yaşımdan bugüne
anlayamadım bir türlü,
şimdiki zamanın hikayesininin işlevselliğini.
dil dediğin anlatmak istediğini,sağa sola çarpmadan olabildiğince net ifade etmeyi gerektirmez mi?
ben bu Türkçe'den bir sıkıldım aslında,
sözçükleri bir araya getirip net bir ifade oluşturamıyorsunuz,
ki ne olursanız -ir geniş zaman eki,sizi ukala yapıyor.
çok bilmişe bak, öyledir,böyledir,şöyledir..
hahah her zamanda ve her mekanda herşey senin dediğin gibidir değil mi ukela,
hı hııı,çok bilmiş.

ama ben tüm bu anlatım sorunlarına düşmeden net şekilde kendimi nasıl ifade edeceğim,
bir bilen bana yol göstersin,
el uzaksın şu garibe.

bu yakarış burada dursun, bir duyan olur..
olur ise beni bulsun rica ediyorum.

aslında her şeyin ötesinde ben bi 20 yıl kendimi anlatmakla ilgili uğraş verdim,
bir 20 yıl da susmayı ve dinlemeyi tercih edecektim :)

fakat ne mümkün!


27 Mart 2019 Çarşamba

arada gelir sıkıntılar vol.14

tam zamanlı avare,
kendimi öyle hissediyorum..
verili görevlerim var,
yüklendiğim sorumluluklar,
verilmiş sözlerim,
ben ise,
avare.
bunlar hep bahardan,
tüm günah onun ve enerjisinin.

24 Şubat 2019 Pazar

arada gelir sıkıntılar vol.13

Bazı şeyleri görmüyor, farkedemiyorum.
Bir görsem, farketsem şahane olacak.
Sonra, o bazı şeyleri görmeye başlayınca, nasıl anlatsam "büyüsü kaçıyor"..
Yani demem o ki benim en derin dilenmam:
Görünce de olmuyor görmeyince de olmuyor!

1 Ocak 2019 Salı

feridem



böyleyken böyle diyesim var.
kıymetimi bilmedin oy oyyy, bir kötüye düşte gör ..

amann nenni de feridem, ne kötü düşleyeyim..

Peter Zumthor Mimarlığı Hakkında

Zumthor, “Atmosferler” kitabında nitelikli mimarlığın kendi için ne anlama geldiğini; nitelikli mimarlık ürünü onu deneyimleyen kişi ...