4 Nisan 2013 Perşembe

arada gelir sıkıntılar vol 1

   Sabahları 7.10 gibi uyanıp, "üffff birazdan alarm çalacak!" diye endişeye kapılmak ve henüz aralanmamış gözleri iyice yummak, bir metropol hastalığı olsa gerek...
   İşe geç kalacağını bile bile bir şeyleri erteleme çabası ve sonuç...27 dk geç gittiğin bir iş.
Çalışırsın ve bir anda fark edersin sağ kürek kemiği üzerinde sırtta, sağlıklı bir vücutta hafif bir boşluk bulunması gereken yerde sizde var olan 'kulunç' diye tabir edilen kas-ımsı şeyde bir keskin ağrı,ve sağ kol uyuşmuştur...
   Derse gidersiniz ve derste tahtaya değilde yaşamı azıcık daha fazla algılama çabası,duvarların dik açıyla birleştiği köşe noktalarına,pencere nişlerine -niş içerisinde yer alan pencerenin ahşap detaylarına- bakarsınız...
Burada olmayı arzuladım ve bu gerçek kılındı; o vakit tam anlamıyla tüm detayları görmek- hissetmek - istersiniz. Ben buradayım ve burada olduğumu fark-etmek istiyorum tüm parçalarımla ve algılarımla, ayak serçe parmağım da bilmek istiyor. Parmağın da bilmek hakkı, ne için o ayakkabı denen meredin içinde saatlerce tıkılı kaldığını...

   Küçük not: İnsan kendini hep hapsediyor. ayaklarını ayakkabıya , kendini  eve hapsediyor. Evi dışarıda yer çitlere, artık 280 cm kocaman duvarlar arkasına, güvenlik kameralarının görüntü alanlarına...
Hapsedilmeyi seviyoruz. Buna ihtiyacımız var, belki sigara gibi , çay gibi...orasını siz düşünün.

   Bu yazı böyle devam edip gider -gidiyor da zaten-...

   "Hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor musunuz?" 

   Sorusuna cevabımı bulacaktım ilerleyen aşamalarda, 

   aslında kafamda kurguladığım buydu 
   fakat sabredemeyeceğim... 
   Hayatta yalnız kalmak esas-mış. (NOKTA)

Peter Zumthor Mimarlığı Hakkında

Zumthor, “Atmosferler” kitabında nitelikli mimarlığın kendi için ne anlama geldiğini; nitelikli mimarlık ürünü onu deneyimleyen kişi ...