Nacizane mimarlık eğitimi almış bir kişi olarak,
gördüğüm her durumu mimari mekan kavramı üzerinden değerlendirme potansiyelim
günlük rutin haline dönüşebilmektedir. Devrik cümlenin alası , hülasa _ bir mülteci kampı görsem...
Misal ya, oralar da mekan olarak tasavvur edilebilir mi ?
Hani istemsiz davranışım, hangi soruları sorar kendine?
Yoksa dimağı mı tutulur insanın görülen manzara karşısın da?
En asgari şartların eksik olduğu yer-e- mekan demek mümkün mü?
Yoksa, ademoğlu bulur mu bir yolunu ,tüm olanaksızlıkların içerisinden , bir aidiyetlik duygusu...
Belli ki bulamaz ve bırakır kendini boşluğa...

tek başına izlenemeyecek bir film mi? :)
YanıtlaSil