Akıl
diye bir şey keşfettik daha doğrusu uydurduk. Akılcı olmaya çalıştık. Ve olduk
ama bütün akıllar birdik, aynıydık… Oysa keşfimizden önce hayallerimiz vardı.
Her şeyin belli kuralları, kalıpları olmayan bir dünyamız vardı. Hayal
dünyamızı bir kenara attık ve akıl dünyamızın kapılarını sonuna kadar araladık.
Özgürleşmek istedik, ilerlemek istedik aklımıza başvurduk.
Gücü
fark ettik, aklımız ona sahip olmamızı söyledi, egemenliğini ilan etti ama
bütün akıllar birdik, aynıydık. Hayalleriyle farklılaşan bizler aklımızla
aynılaştık. Biz diye bir şey kalmadı.
Çocuklar
misal; oyun oynamak için hayal kurmalarına gerek yok, biz onlar için icatlar
yaptık, oyuncaklar, onlarla oyalansınlar. Haydi, bütün çocuklar oyuncak arabalarınızı
gösterin.
Bunun
gibi devam eden bir yığın vaziyet, işte içinde olduğumuz hal bu, sanki esir
alındık.
Bu
sözcükler telaşla ve hafif bir kırgınlıkla ele alınmış olabilir. Gördüğün son
araba reklamı… Renault Megan kırmızı bir araba, fonda bir müzik, ışık ve bir
kadın... Reklam sloganı; özel efektleri kaldırın! Ve kadın silueti parçalara
ayrılır, ışıklar söndürülür, denildiği üzere efektler kaldırılmalı. Çünkü “asıl önemli olan bunlar çıktığında
geriye kalan” , önemli olan nesne oldu gibi. Özne – nesne arasında bir gerilim
havası ya da ben mi öyle görmek istiyorum?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder