Mimarlık tarihinin aktörler üzerinden yeniden yazımı, tarih
yazımı hakkında yeni bir soluk olarak görülebilir. Tarih yazımları genellikle
gücün kontrolü altında, denetimli kurgular olabilmektedir. Ve bu tarihin birçok
döneminde görüle gelendir. Modern dünyada birey olma durumu ve /veya çabası
tarihinde bireysellik (aktörler) üzerinden yazımını akla getirebilir. Tarih
yazımının bireyler üzerinden kurgulanmasının haklı yanlarının varlığı –etkin
olduğunun söylenebilmesi- mümkün olabilir, hatta yazıda da görüldüğü üzere, iki
aktör kıyası ile anlatılan mevcut geçmiş durum, bir anlatım olarak gayet etkili
olabilmektedir.
Entelektüel
üretim ise, modernizmin arkasındaki itici güç olan kapitalizmden ayrı
düşünülemez. Kapitalizmin, kültürü bir “endüstri” haline getirmesi ve kültürü
de diğer üretimlergibi seri üretime sokması, bunun içinde bir standartlar
(klişeler) sistemi belirlemesi, (Adorno & Horkheimer, 2010) bireyi önce bu
klişeleri kabule sonra da ekomonik (ve entelektüel) süreklilik için bu
kabullerin arasından farklılaşma yaratarak sıyrılmasına ve “farkedilmesine”
varan gerilimli bir ilişkinin içine sokuyor.
Böyle bir ilişkiler sisteminin var olduğu günümüz
ortamında, birey olmanın zorluğu, hatta birey olma bir yönlendirilmiş durum
olarak kabul görürken, bireyler üzerinden tarih yazımının ne kadar yansız bir
durum olabileceği sorusunun sorulması gerekli hal alabilmektedir.
İnsan olarak, roller üzerinden hayatımızı
kurgularız. Çocukların ilk rol modelleri aileleridir. Yeni nesil mimarlar
olarak, bir aile metaforu üzerinden,rol modeller belirlemek,mimarlık
yapabilme,mimarlık üzerine düşünme adına bir seçim olabilir. Rol modellerin
seçimi doğruluğunun üzerine kafa yormak gerekebilir. Turgut Cansever yazı da
vurgulandığı üzere, söylem ve etkin mimarlığı birbiriyle çelişmeyen, yaptığıyla
söylediğinin tutarlılığı açıkça görülebilen kişinin, Sedad Hakkı gibi söylem ve
pratikte çelişik durumlar içerisinde yer alan bir mimara göre daha haklı ve
örnek alınması gereken gibi görülebilir. Diğer yönden söylemle yapılanın tutarlı olması
gerekliliği, kuramın bir bütün olarak mı düşünülmesi tartışılabilir.
Zamansız bir öncü olarak atfedilen Turgut
Cansever; Türkiye ortamında anlaşılabilesi, zamanını bulabilmesinin mümkünlüğü
nedir sorusunu somak isterim. Günümüz ve ya gelecek mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder