30 Temmuz 2019 Salı

Na-mümkün uyku

ben o gözleri kapasam ama düşler..
Kapanmıyor hülyalar.
Sen neden hep buradasın yanı başımda
Hayalet 👻
Martılar da olmasa, sevişmen kadınların orgazm sesleri
Ne yalnızdık bu sıcaklarda!
Ne mümkün seninle birliğimiz na- mümkün!
Gözlerimde inci inci yaş oldun aktın aktın!
Yerim yurdum ol istedim,düşün!
Yer yurt edinmekten ne kaçtım, nasıl korktum!
Oysa senle silinmekte tüm korkular..
Köyüm kasabam hatta şehrim ol!
Yurt kurayım sana.
Mahallem ol, tanıdıkların olsun, pencereden sepet sarkıtan!
Kök salayım, su bulayım, nefes alayım..
Parmak ucumdam göbek deliğime yükselen, tüm vücudumu saran sıcaklık ol!
Aşk ol bana,
Çare, derman ol!
Uyku ol bana, bedenimi teslim al.
Göz kapaklarımda ağırlık ol, karşı koyamayayım sana!
Ayak tabanlarımda sıcaklık, kanına şeker ol!
Ahh ne olursan ol, yeter ki yakın ol!
Huzur ver, sıcak bir sarılma ol!
Tanrılar biliyor ya, senden olmak istedim!
Senin gibi na-mümkün!
Şairler gibi sev beni,
Misal cemal süreya gibi!
Hırçın ve kuvvetli.
Şiirler oku bana misal gülistan, ahhh Karakoç!
Şarkılar söyle bana 90 lardan , pop olsun!
Derdini aç bana, dertlerin çare bulsun.
Gülümse bana,
Gülümseki ben öleyim:)
Kıskan, paylaşama ki ben daralayım.
Tuzlu göz yaşım ol ki yanaklarım sana doysun!
Ahhh ne olur sevgilim ol!
Dünyada bir içten ahım kalsın.
Göbeğimden öp ayak baş parmağım uyuşsun!
Dudağımdan öp! Öp ki öleyim.
Uyku ol bana tüm vücudumu teslim al!
Uyku,
Uyk
Uy!


2 yorum:

  1. sonra işte, hiçbi istasyonunda durmazsın hayatın, transit geçer gidersin, bazıları için o eşsiz manzaralarına bakmadan..
    ..
    sahibini bilmediğin görmediğin, ‘sanki kendi sesin?!’ bir ‘ses’e alışmak?!.
    sonra… ‘kimsin sen, seni kaç yılın sonbaharları bunca kapattı içine.. o yaralı, minik yüreğini nasıl sağ çıkardın, yaşamın o dev ahtapot kolları arasından?!.’ diyerek başlamak..
    sonra… o ‘ses’in geceden sabaha çıkıp çıkamayacağının derdine düşüp, bir daha duyup duyamayacağının endişesine demirlemek..
    sonra… ‘yaşamak dersen, kıyamet gibi.. sırtından sıkı vuran bir yaşamak!’ demek
    ve eklemek;
    ‘sonra işte, her kesikten de kan sızmıyor!’

    sonra… geride üst üste yığılırken günler, önümüzde duranlar fani oluş sırasını beklerken ‘geçmişi hikâye etmeye çalışmak zor; yangını güne taşımak zorluğunu düşünmek, geçmişi hatırlamak, hikâye etmeye çalışmak, yanan, her an taptaze yaşanan, sönmeyen bir yangına dönüştürüyor yaşananları.. hiç bitmeyecek bir yanış bu ve anlatılması zor!’ demek..
    sonra… ‘yazmak hatırlamaktır!’ deyip, bi yerinden başlamak..
    sonra… ‘geçmişi yazmak ve kendine yazmak; suya yazmak gibi.. oysa su bile yazı tutar icabında, taşa kurşun işler, geçmişe söz geçmez demek..
    sonra… sonra abicim; araya ‘hayat’ girer işte böyle, sen hep geç kalırsın!.
    sonra… sonra; ‘akşam oluyor!. olmuyor, çöküyor adeta?!. bazısına!. akşamlar buruk!. geceyi ise, sorma!. gece üstüne yürüyen pehlivan; havlu atıyorum peşinen!. hükmen yine mağlup!’ kabullenişinin bol tebessümlü müthiş konforunun gelişini beklemek..
    sonra… ‘dünyanın dönerken çıkardığı ‘gürültü’ye biz ‘hayat’ diyoruz!’ diye bi cümle kurup, kendine toptancı bi yargıya varmış olmanın lüksünü yaşatmak..
    sonra… ertesi sabah… yine!. hayata yine yeni bi teklifsizlik doğurmak?!. ve insanlıkça yine çok da biyerime almadığım bir küçümsenme?!.

    sonra…

    sonra… canı cehenneme ahmak kaosun!. 60'lı yılların o meşhur hipi mottosuna öykün, ondan mülhem bi söz yap kendine; hayatla dünyayla kalabalıklarla savaşma, kafa yap, otru sonra bi kıyısına hayatın, bi saniyesi içine gizlenmiş, kâşifini bekleyen, minik minik, trilyon; saklı sevinçten birini çekip al, mâl et kendine, ışımadan henüz gün, kuş-köpek hariç, koca şehr-ıstanbul henüz uyanmamışken erkenden yola düşüp, trajik sığınağın/da (“de, da” ayrı yazılır moruk!. su kaldırmaz bi durum!. madem de imlâ hassasiyetin var, dikkat etmelisin!) olan iş yerine gelip, ocağa hemen bir çay suyu sürüp, sonra ilk iş, sabırsız bir heyecanla kapağını kaldırıp posta kutusuna bakmak, dosttan haber alacağın iki satır bi mektup bulmak günün sabahının en güzel seremonisi!.
    sonra işte, candost; zemheri ortası zamanı, denizin ortasında, elleri soğuktan morarmış bir balıkçının, gece yarısı bi mola arası, bir bardak sıcacık çayla, derin çektiği sigarasıyla; dosttan gelen mektubunu okuması en güzel!.

    YanıtlaSil

Peter Zumthor Mimarlığı Hakkında

Zumthor, “Atmosferler” kitabında nitelikli mimarlığın kendi için ne anlama geldiğini; nitelikli mimarlık ürünü onu deneyimleyen kişi ...